Yazı Başlıkları
DA
daltonizm: renk körlüğü
dansimetre, dansitometre: yoğunlukölçer
dansite: yoğunluk; (filmde) koyuluk
data: veri
DC, direkt akım: doğru akım
DE
debi: akım hacmi, akım oylumu
debil: bitkin, halsiz, güçsüz
debilitan: bitkinleştirici, güçsüzleştirici
debilite: bitkinlik, halsizlik, güçsüzlük
debridman: yara temizliği, yara kazıması
debulking: kitle azaltıcı, hacim azaltıcı
dedektör: saptayıcı
dediferansiasyon, dediferansiyasyon: ayrımlaşma yitimi
de fakto: edimli, edimli olarak
defans: savunma
defekasyon: dışkılama
defekt: kusur, bozukluk, eksiklik
defektif: kusurlu, bozuk, eksik
defeyans: bayılma, baygınlık
deficiency : eksiklik
deficient : eksik
defisit: açık
deflorasyon: kızlık bozma
deformasyon: biçim bozukluğu, biçimini bozmak
deforme: bozuk biçimli, biçimsiz
deformite: biçim bozukluğu
degradasyon: yıkım, parçalanma
degranülasyon: tanecik boşalımı
dejavu: görmüşgibilik, yaşanmışlık duygusu
dejenerasyon: yozlaşma, bozulma
dejeneratif: yozlaştırıcı, bozucu
dejenere: yoz, yozlaşmış
dekad, dekat: on yıl
dekalsifikasyon: kireçsizleşme, kireçsizleştirme
dekapitasyon: başı ayırmak
dekolman: ayrılma
dekolorasyon: renksizleşme
dekompansasyon : dengelenememe, telafi edilememe, yetmezlik
dekompanse: dengelenememiş, telafi edilememiş, yetmez
dekompoze olmak: ayrışmak, parçalanmak
dekompozisyon: ayrışım, parçalanma
dekompresyon: bası kaldırma, basıdan kurtulma; basınç kaldırma
dekonjestan: kandolum giderici, göllenme giderici
dekonjesyone etmek: kandolum gidermek, göllenmeyi gidermek
dekstroz, glikoz, glukoz: üzüm şekeri,
dekübit(us): yatar durumda
dekübit(us) ülseri: yatak yarası
delesyon: kayıp; silme, çıkarma
delüzyon: yanılsama
demyelinizan, demiyelizan: miyelinsizleştirici
demans: bunama
demarkasyon: sınır
demarke: sınırlı, ayrık
demineralizasyon: mineralsizleş(tir)me
demografi: nüfusbilim
demonstrasyon: görsel anlatım; gösteri; gösterme
demonstratif: görsel olarak anlatılmış
demulsan, demulsent: yatıştırıcı, dindirici; örtücü (ilaç)
denatürasyon: bozunma, bozulma denatüre: bozunmuş, bozulmuş dendrit: dallantı
denervasyon: sinirsizleş(tir)me
denovo, de novo: yeni; kendi olarak; kendiliğinden;
dental: diş(le ilgili)
dentist: diş hekimi
deontoloji: davranış kuralları bilimi
departman: bölüm
depersonalizasyon: kimliksizleşme
depigmentasyon: renkyitimi
depilasyon: kılsızlaştırma
depilatör: kıldökücü; kılsökücü
deplase etmek: yer değiştirtmek
deplase olmak: yer değiştirmek
deplesyon: boşalma, tükenme
depo: uzun salımlı (ilaç); ambar; yığım
depolama: yığma
depozit: birikinti, çökelti, kalıntı
depresan, depressan, depresif: çökkün; baskılayıcı, çökkünleştirici
depresyon: çökkünlük, çökme, çöküntü; baskılanma
deprivasyon : yoksunluk
derealizasyon: gerçeklik yitimi
dereprese, depresse: baskıdan kurtulmuş
derepresyon: baskının kalkması
derivasyon: türev, türeme, türetme, köken
derivatif, derive: türev, türemiş
derma-, dermato, dermo-: deri, deri ile ilgili
dermabrazyon: deri kazıma
dermal, dermatik: deri(yle ilgili)
dermatoglifiks: deri çizgileri; deriçizgibilim
dermatolog: deri hastalıkları uzmanı
dermatoloji: deri hastalıkları bilimi
dermatolojik: deri hastalıkları(yla ilgili)
dermatom: duyu alanı
dermatoz: deri hastalığı
dermis: altderi (deri tabakası)
dermoaktif: deriyi etkileyen
dermoid: derimsi
derogasyon: ayrıklık
deselerasyon: yavaşlama
desendan: inen, inici
desensitizasyon: duyarsızlaşma, duyarsızlaştırma
desensus: iniş
desikant: kurututan, nem alıcı
desikasyon: kurututma
desikatör: kurututucu
desk: masa
deskalasyon: azalım
deskuamasyon: kepeklenme, kavlama, soyulma
deskuamatif: kepeklenen, pul pul dökülen
destrüksiyon: yıkım
destrüktif: yıkıcı
deşarj: boşalım
deşarj olmak: boşalmak
detachment: (yerinden) ayrılma
detay: ayrıntı
deteriasyon, deteriyasyon: gerileme,bozulma
determinant: belirleyen, belirleyici
determinasyon: belirlenim; belirleme, belirleyicilik
determine: belirlenmiş, belirli
determine etmek: belirlemek
detoksifikasyon: zehirsizleştirme
detrusör: (aşağı, dışa) itici, itken
devaskülarizasyon: damarsızlaştırma
developer: geliştirici
development: gelişim
developmental: gelişimsel
devi(y)asyon: sapma, eğrilme
devitalizasyon: öldürme, cansızlaştırma; duyarsızlaştırma
devolüsyon: gerileme, bozulma
dezavantaj: engel, yararsızlık, kazançsızlık
dezenfeksiyon: bulaşsızlaştırma
dezenfektan: bulaşımkıran
dezenfekte etmek: bulaşsızlaştırmak
dezoryantasyon: yönelim bozukluğu
Dİ
di-: iki, çift
diyabet, diabet: şeker hastalığı
diyabetik: şeker hastalığı(yla ilgili), şeker hastası
diyaforetik, diaforetik: terletici; terleme(yle ilgili)
diyaforez, diaforez: terleme
diyafram: böleç, zar
diyagnostik, diagnostik: tanısal; tanı koydurucu
diyagnoz, diagnoz, diagnos: tanı
di(y)agonal: verev, köşegen
di(y)agram: çizenek
di(y)alektik: eytişim
di(y)aliz: süzme, süzülme
diyalizat: süzüntü
di(y)alizör: süzücü
di(y)alog: ikili konuşma
di(y)apazon: ses çatalı
diyapedez, diapedez: sızma, yuvargöçü
diyaper, diaper: arabezi
di(y)aper rash: pişik
di(y)are: ishal, sürgün
di(y)astol: gevşem
di(y)atermi: ısı sağaltımı
di(y)atez: yatkınlık
diyet: besidüzeni, beslenme
diyetetik: besinbilim, besinbilim(le ilgili)
diyetisyen: beslenme uzmanı
dia: saydam (resim)
dia-: içinden, arasından
difazik: ikievreli
diferansiyasyon: ayrımlaşma, farklılaşma
diferansiye: ayrımlaşmış, farklılaşmış
differansiyel di(y)agnoz: ayırıcı tanı
diffüz: yaygın
diffüzyon: geçiş
difraksiyon: kırınım
difteri: kuşpalazı
digenetik: ikiüremli
digestif: sindirim(le ilgili), sindirici
dijital: parmak(la ilgili); sayısal
dikaryotik: iki çekirdekli
dilatasyon: genişleme
dilate: genişlemiş
dilate etmek: genişletmek
dilüe: seyreltik, seyreltilmiş
dilüe etmek : seyreltmek, yoğunluğunu azaltmak
dilüent: seyreltici
dilüsyon: seyreltme
dimpl(e): çukurcuk, gamze
dinamik: devingen
diplo-: çift, iki
diploid: çift takımlı
diplopi: çiftgörme
dipolar: iki kutuplu
direksiyonel: yönlendirilmiş
direkt: doğrudan, düz
direktif: buyruk, emir
direktör: yönetmen, yönetici
dis-: bozuk, kötü, güç
dis(s)eke etmek: keserek ayırmak
dis(s)emine: yaygın, yayılmış
dis(s)olüsyon: çözünme
dis(s)osi(y)asyon: ayrışım, ayrışma, ayrıştırma
discharge, disçarç: atma, atık, akıntı
disekilibri(y)um: dengesizlik, eşitsizlik
diseksiyon: kesip ayırma
disfaji: yutma güçlüğü
disfoni: konuşma güçlüğü
disfonksiyon: işlev bozukluğu
disfonksiyonel: işlevsel olmayan
disfori: rahatsızlık duygusu
disinformasyon: yanlış bilgilendirme
disintegrasyon: parçalanma, dağılma
disiplin: bilim dalı; bilgi
diskaşın, discussion: tartışma
disket: bilgisayarda bir depolama ortamı olarak yararlanılan, bilgisayarın erişebileceği bilgileri saklayan, belli sığası olan, plastik manyetik araç, disk
diskinezi: devinim bozukluğu
diskontinyus: kesikli
diskordans: benzeşmezlik, uyumsuzluk
diskordant: benzeşmez, uyumsuz
diskrazi: bozukluk
diskriminasyon : ayırım, ayırma yetisi, ayrımcılık
disleksi: anlaşılır okuyamama
dislokasyon: çıkık
dismatür(e): yoz gelişim
dismenore: ağrılı aybaşı
dismorfizm: biçim bozukluğu
disorder: bozukluk, hastalık, düzensizlik
disosiasyon: ayrışma
disosiye: ayrışmış, ayrı
dispanser: hastalıkları yatırılarak bakıma gereksinim duyurmayan hastalara ayakta tanı ve sağaltım hizmetleri verilen sağlık evi.
dispensır: dağıtıcı
dispepsi: sindirim güçlüğü, hazımsızlık
dispers(e): dağılmış
dispersif: dağınık
dispersiyon: saçılma, dağılma
displastik, displazik: bozuk gelişmiş
displazi: gelişim bozukluğu
dispne: solunum güçlüğü
dispozable: kullanat
disproporsiyonel: orantısız
disregülasyon: düzeni bozma; düzensizlik, düzen bozukluğu
distribüsyon: dağılım, dağıtım
distribütör: dağıtıcı
disritmi: atım düzensizliği
distal: (merkezden) uzak, uç
distandü: gergin
distansiyon: gerginlik
distilasyon: damıtım, damıtma
distile: damıtık, damıtılmış
distile etmek: damıtmak
distimi: zihinsel çökkünlük, akıl durgunluğu
distoni: gergi bozukluğu
distorsiyon : biçimsel bozulma; burkulma; çarpıtma
distosi: güç doğum
distres: sıkıntı, zorluk
distribüsyon: dağılım, dağıtım
distribütör: dağıtımcı
distrofi : yozlaşım; yoz oluşum
diüretik: idrar artırıcı, idrar söktürücü
diürez: işeme, idrar atımı
diürnal: günlük; gündüz(le ilgili)
divalan: iki değerli
diverjans: ıraksama, uzaklaşma
diversite: çeşitlilik, başkalık, ayrım, fark
divertikül: köruzantı, körçıkıntı, çıkmaz
divizyon: bölünme; bölüm
diziness, dizziness: baş dönmesi, sersemlik
dizanteri: kanlı ishal
dizayn: tasarım
dizayn(e) etmek: tasarlamak
dizüri: ağrılı (yanmalı) işeme
DO
doktor: hekim
doktrin: öğreti
doliko-: uzun
dolikoektazik: uzamış ve genişlemiş
domain: bölge
domene: almaç bölgesi
domestik: evcil
dominan(t): baskın, başat
dominans: baskınlık, başatlık
done: veri
donör: verici
doping: uyarma, uyarıcı
dorman(t): uyuyan
dorsal: sırt(la ilgili), arka(yla ilgili)
dorsifleksiyon: geriye bükme
dorso-lomber: sırt-bel(le ilgili)
dorsum: sırt, arka
dot blot: nokta emdirimi
double bubble: çift kabarcık
double-blind: çift kör
down-regülasyon: altayarlanım, düşürerek düzenleme
doz: verit, ölçü
dozaj: kullanım ölçüsü, düzem
doze etmek: ölçüsünü ayarlamak
dozimetre: ışınölçer
döküman: belge
dökümantasyon: belgeleme
DR
draft: taslak
dramatik: çarpıcı
drastik, dırastik: zorlayıcı, şiddetli
dren, diren: akıtaç
drenaj, direnaj: akıtım
drift: sürüklenme
drog, drug: ilaç
dromedary sign: hörgüç bulgusu
DU
dual: ikili
dualist:
duble: çift, iki kez, iki kat duktuler: borusal, boru(yla ilgili) duktuli: borucuk
duktus: boru
dumping: hızlı emilim
duodenal: on iki parmak bağırsağı(yla ilgili)
duodenum: on iki parmak bağırsağı
duoterapi: ikili sağaltım
duplikasyon: ikilenme
duraplasti: dura onarımı
duş: (iç organları) yıkama,yıkanma
DW
dwarf: cüce
dwarfism, dvarfizm: cücelik