Yazı Başlıkları
eau: su
edisyon: basım
editör: yayın yönetmeni, yayman
editöryal: başyazı
efektör, effektör: etkileyen
efferent: götüren
efüzyon, effüzyon: sıvı (birikimi)
efekt: etki
efektif: etkin, etkili
efervesan: köpüren, kaynayan, kabaran
efficacy,: etkinlik
eflüks, efflux: dışatım
efor: çaba
ego: ben, benlik
egzajerasyon: abartı
egzajere: abartılı
egzajere etmek: abartmak
egzama: mayasıl
egzersiz: alıştırma; çalışma
ejeksiyon: fışkırma
ejekülasyon: boşalım, belgelmesi
ejekülat: meni, belsuyu
ekarte etmek: dışlamak
ekartör: ayırgaç
ekilibrium: denge
ekimotik: morarmış
ekimoz: (deride) morartı, göğerti
ekip: takım
ekipman: donanım, araç-gereç
ekivalan: eşdeğer
eklampsi: eko: yankı
ekojen: yankı veren
ekojenite: yankısallık
ekol: çığır, okul
ekoloji: çevrebilim
eks olmak: ölmek
eksantem: deri döküntüsü
eksantematöz: döküntülü (deride)
eksazerbasyon: azma, alevlenme
ekses, excess: çokluk, fazlalık
eksesif: aşırı
eksfol(i)(y)atif: pullanımlı, dökülen, soyulgan
eksfoli(y)asyon: pullanma, dökülme, soyulma
ekshalasyon: solukverim, soluk verme
eksibisyon: sergi, sergileme
eksipiyan: sıvağ, dolgu özdeği, dolgu maddesi
eksitabilite: uyarılganlık, uyarılabilirlik
eksitabl(e): uyarılgan, uyarılabilir
eksitasyon: uyarma, uyarılma
eksitatör: uyarıcı
eksite etmek: uyarmak
eksize etmek: kesip çıkarmak
eksizyon: kesip çıkarma
eksklüzif: özel
eksklüzyon: dışlama
ekskori(y)asyon: deriyi sıyırma
ekskresyon: atılım, boşaltım; atık, boşaltı
eksojen: dışsal, dışkaynaklı
eksotermik: ısıveren
ekspanse olmak: genişlemek, genleşmek
ekspansiyon: genişleme, genleşme
ekspektoran: balgam söktürücü
ekspektorasyon: balgam çıkarma
eksper: uzman
eksperiment: deney
eksperimental: denel, deneysel
eksperimentasyon: deney yapma; deneyim
ekspiryum, expiryum: solukverim
ekspirasyon: solukverim, soluk verme; sonlanma
eksplorasyon: açıp inceleme
eksplore etmek: açıp incelemek
eksplosif: patlayıcı
ekspojur: karşılaşma, maruz kalma
ekspresyon: sergileme; anlatım; dışavurum
ekspulsiyon: dışarı itme
ekstansiyon: genişleme; açılma
ekstansör: açan, geren
ekstensif: yaygın, uzanımlı
eksternal: dışsal, dış(la ilgili)
eksterne etmek: taburcu etmek, hastaneden çıkarmak
ekstirpasyon: tümüyle çıkarma
ekstra: artık, ek, fazladan
ekstra-: -dışı
ekstraksiyon: çekip çıkarma; öz eldeleme
ekstrapolasyon: bilinene dayanan öngörü
ekstrasel(l)üler: hücredışı, gözedışı
ekstravazasyon: damar dışına sızma
ekstraversiyon: dışadönüklük
ekstravert: dışadönük
ekstre: öz, özüt
ekstrem: aşırı, uç, en uçta, en kenarda
ekstremite: kol veya bacak
ekstrensek, ekstrinsik: dışsal, dış, dıştan
ekstripiye etmek: tümüyle çıkarmak
ekstrofi: içi dışına dönme, tersyüz olma
ekstrude etmek: dışarı atmak
eksüda: yangı sıvısı
eksüdasyon: sızım, yangı sıvısı sızımı
eksüdatif: sızımlı
-ektazi: … genişlemesi
ektazi: genişleme
ekto-: dış-, dış(la ilgili)
ektoderm: dışderi; dıştabaka, dışyaprak
-ektomi: … alım(ı), … çıkarım(ı)
ektopi: yerdışılık (organ)
ektopik: yerdışı (organ)
ektropion: dışa katlanım (gözkapağında)
ekzantem: deri döküntüsü
ekzanterasyon: çıkarma (çevresiyle birlikte)
ekzantrik: ayrıksı, sıradışı, alışılmadık
ekzo-: dış-, dış(la ilgili)
ekzofitik: dışa büyüyen
ekzoftalmi, egzoftalmus: Göz küresinin dışarı doğru çıkması
ekzojen: dışsal, dış kaynaklı
ekzokrin: dışsalgı
ekzositoz: göze dışına çıkma; çıkıntı (kemikte)
ekzoterik: dışsal; dış kaynaklı
ekzotoksin: dışzehir, dışağı
elastik: esnek
elastikiyet, elastisite: esneklik
elektif: seçici, seçmeli; (zamanı) isteğe bağlı
elektro-: elektrik(le ilgili), akım(la ilgili)
eleman: öge, unsur; çalışan
elementer: temel
elevasyon: yükselme, yükseltme
eleve: yükselmiş
eliksir: sıvı ilaç
eliminasyon: atılma, uzaklaştırma
elimine etmek: atmak, uzaklaştırmak
elit: seçkin
elongasyon: uzama, uzantı
elonge: uzamış
elüsyon: yıkayarak ayırma
e-mail: e-mektup
emaskulasyon: hadım etme
emboli: damar tıkacı; damar tıkanması
embriyo(n): dölet, öndölüt
emergency: acil
emeritus: emekli
emetik: kusturucu
emezis: kusma
emisyon: dışa verme, akıntı (belsuyu)
emol(i)(y)ant: (deriyi) yumuşatıcı; yatıştırıcı
emosyonel: duygusal; dokunaklı; duyarlı
empati: gönüldeşlik, başkasının duygularını duyumsayabilme
empirik, ampirik: deneyimsel, deneyime dayalı
emplant: içek, ek
emplantasyon: içeyerleşim, içeyerleştirim, çimlenme
empotans: (cinsel) güçsüzlük
empoze etmek: benimsetmek, kabul ettirmek
emülsiyon: sıvı asıltı; sıvı karışım (birbiriyle birleşmeyen)
en bloc, en blok: bütün olarak
enamel: diş minesi
enantem: döküntü (mukozada)
enantematöz: döküntülü (mukoza)
end-: son-, uç-
end(-)point: sonnokta
endemi: yerel ve her zaman görülen (hastalık)
endemik: yerel, yerleşik
endikasyon: kullanım alanı, iyigelirlik; gerekirlik
endike: iyi gelen
endike olmak: iyi gelmek; gerekmek
endo-: iç-, iç(le ilgili)
endoderm: içderi; içtabaka, içyaprak
endojen: içsel, iç kaynaklı
endokrin: iç salgı
endokrinoloji: iç salgı bilim
endokrinolojik: içsalgıbilim(ile ilgili)
endotermik: ısı alan
endotoksin : iç toksin, iç zehir, içağı
endüklemek: başlatmak
endüksiyon: başlatma
endürasyon: sertleşme, sertleşim, sertlik
enema: lavman, yıkama
enfeksiyon: bulaş, bulaşım
enfeksiyöz: bulaşıcı, bulaşlı
enfekte: bulaşlı, bulaşmış
enfekte olmak: (enfeksiyon etkeni) bulaşmak
enflamasyon: yangı
enflamatuvar: yangılı
enformasyon: bilgi
enhancement, enhansment: güçlenme
enjeksiyon: iğne yapma
enjektabl(e) : iğneyle verilmeye elverişli
enjekte etmek: iğneyle vermek
enjektör: İğne, şırınga
enkoding: şifreleme
enkontinans: tutamama, kaçırma
enkübatör: kuluçkalık; küvöz
ensektisid: böcek öldürücü
ensest: Biyolojik olarak yakın kan bağı bulunan bireyler arasında cinsel ilişki.
ensidans: sıklık
enstitü: kurum; eğitim kurumu
enstrüman: aygıt
ensüflasyon: üfleme
entegre: bütünleşmiş
entel(l)ektüel: aydın
entemoloji: böcekbilim
enter: girme
enter(o)-: bağırsak-, bağırsak(la ilgili); -arası
enteral, enterik: bağırsak yoluyla, bağırsak(la ilgili)
enteresan: ilginç
enterese etmek: ilgilendirmek
enterik coated: bağırsakta açılan
entermitan : aralıklı, durup başlayan, yitip beliren
enternasyonal: uluslararası
entoksikasyon: zehirlenme
entomoloji: böcekbilim
entrensek: içsel, iç kaynaklı
entropi(y)on: içekatlanım (gözkapağında)
entrovert: içedönük
entübasyon: borulama
entübe: borulanmış, boru takılmış
entübe etmek: boru takmak
entüisyon: sezgi, sezi
entüitif: sezgisel, sezili
enükleasyon: bütünüyle çıkarma (çevre dokudan soyularak); çekirdeksizleştirme
enürez(is): idrar kaçırma
enürezis noktürna: gece işemesi, yatak ıslatma
envelop: kılıf
envolüsyon: normale dönme; gerileme (işlevsel ve fiziksel)
epanşman: sıvı toplanması, sıvı
epi-: üst-, üzerinde, üstünde
epidemi: salgın
epidemik: salgın(la ilgili)
epidemiyoloji: sağlık araştırma yöntembilim
epiderm(is): üstderi
epidermal: deriden
epidural: duraüstü
epifiz: kemikucu
epifora: göz yaşarması
epigastri(y)um: orta üstkarın
epikriz: çıkış özeti, dosya özeti
epilasyon: kılsızlaştırma
epilatör: kıldökücü; kıl sökücü
epilepsi: sara
epileptiform: nöbetler halinde
epileptojen: nöbet oluşturan
epiploik: karınzarı(yla ilgili), omentum(la ilgili)
epistaksis: burun kanaması
epitelizan: epitel oluşturucu
epizyo-: vulva(yla ilgili)
epizyotomi: vulva kesisi
eradikasyon: yokedim
ereksiyon: dikleşme; sertleşme
erektör: dik tutan, kaldıran
ergonomik: işbilim;
eritem: kızartı
eritematö(z): kızarık
eritroblast: önalyuvar, öncülalyuvar
eritropo(i)etik: alyuvar yapımı(yla ilgili)
eritropo(i)ez: alyuvar yapımı
eritrosit: alyuvar
erizipel: yılancık
erode etmek: aşındırmak
erozyon: aşınma, aşındırma
error: hata
erüpsiyon: döküntü; diş çıkması
essay: deneme, deney; ölçme
esans: koku, koku özü
esansiyel: temel; nedeni bilinmeyen
escape: sızıntı; kaçak; salıverilme
eskar, skar: yaraizi; nedbe
estetik: Kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan (yöntemler)
estimate: ölçmek, hesaplamak
etiyoloji, etyoloji: neden, nedenler
etiyolojik: nedensel
etap: aşama
etik: töre; törebilim; törel
etimoloji: kökenbilim
etnik: budunsal
etüt: önçalışma; inceleme
eu-: uygun; normal; gerçek
eukaryot, ökaryot: gerçek çekirdekli
evakuasyon: boşaltma
evalüasyon: değerlendirme
evalüe etmek: değerlendirmek
evantrasyon: karın dışına çıkma; yükselme (diyafram)
evaporasyon: buharlaşma
evaporatör : buharlaştırıcı
eversiyon: dışa dönme
evidens, evidence: kanıt
eviserasyon: içini boşaltma; dışarı çıkma (iç organ)
evolüsyon: evrim
exchange: değiştirmek, değişim
exchange transfüzyon: kan değişimi
excimer, eksimer lazer: mikroelektronik cihazların üretimi, göz ameliyatı ve mikro işlemlerde kullanılan ultraviyole lazerdir.
Koronavirüs Nedir? Coronavirüsler, soğuk algınlığı, şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve Orta Doğu solunum sendromu…
Distal kıvrımlı tübül (DCT) ve toplayıcı kanal (CD), böbrek nefronunun son iki bölümüdür. Birçok iyonun…
30Antidiüretik hormon (ADH), aynı zamanda vazopressin olarak da bilinen, vücudun su tutulmasını düzenleyen küçük bir…
Aksiyon potansiyeli (AP), bir nöronun elektrik sinyallerini ilettiği, hücrenin elektriksel zar potansiyelinin kısa sürede aniden…
Akut pankreatit, genellikle çok ani ve çok şiddetli üst karın ağrısına neden olan pankreasın iltihabıdır.…
Akut bronşit genellikle tekrar kendiliğinden geçer. Bu gerçekleşene kadar öksürük ve soğuk algınlığı semptomlarını bir…
Sitemizde çerez (cookie) kullanılmaktadır.