Yazı Başlıkları
Beyin öldüğü zaman kişi ölü kabul edilir. Bu sebeple beyin, sürekli olarak kendisini korumaya çalışır. Beyne gelen kan akımını devam ettirmek için vücut önemsiz gördüğü organları feda etmeye başlar.
Bu noktadan sonra kritik organlara sıra gelir:
TA < 90/60 mm Hg’ya da sistolik kan basıncında 40 mm Hg’dan fazla düşme.
Bozulan doku kan akımının etkileri başlangıçta geri dönüşümlü olup, uzamış kan akımı bozukluğu sonucu ortaya çıkan oksijen sunum yetersizliği;
Mitokondriyal bozulma sonucu sitoplazmaya Sitokrom C kaçışı olur ve hücrede apopitotik yolaklar devreye girer. Metabolik asidoz nedeninin laktik asit birikimi olduğunu bilmek bizim için önemli çünkü tedavide vereceğimiz maddeyi belirliyor. Diğer asidozlarda bikarbonat tedavisi uygulanırken laktik asit birikiminde bu tedavi uygulanmaz.
1. Hipoksemikhipoksi: Vücuda alınan oksijen azalmıştır (ventilasyon hastalıkları). Bu ortamdaki oksijenin yetersiz olmasından, hava yollarında bir obstriksiyon olmasından ya da akciğerlerdeki bir problemden kaynaklanabilir. Hipoventilasyon, hiperkapni vardır. Respiratuar asidoz oluşabilir. Alveole gelen oksijenin eritrosite geçmesindeki sorunlar (interstisyel bozukluklar) ise bu grupta yer almaz. Bunlar perfüzyon hastalıkları olarak geçer.
2. Anemik hipoksi: PaO2 normal fakat eritrositlerdeki total O2 yetersiz, Hb O2 bağlama kapasitesi bozuklukları, anemiler nedeniyle kanda taşınan O2 miktarı azalmıştır.
3. İskemik hipoksi: Dokulara kan akımı yetersizliği, vasküler sorunlar. Lokal daralmalar, damardaki trombozlar, ateroskleroz, güçlü vazokonstriksiyonlar yapan ajanlar neden olabilir.
4. Histotoksik (sitotoksik) hipoksi: Dokuya yeterli O2 gelir, ancak doku bu oksijeni kullanamaz. Siyanür ve arsenik zehirlenmelerinde bu durum gerçekleşir.
Arter oksijen miktarı düşük olduğunda periferik doku gereksinimini karşılamak üzere kalp debisi artar. Debinin artması için kalp hızının arttırılması gerekir.
Kalp normal şartlar altında sempatik sistem ile çalışır. Vagus uyarısıyla sempatik sistemin kalp atım hızına etkisi inhibe edilerek dakikada 80-90 atıma çekilir. Eğer vagus uyarısı kesilirse kalp hızı dakikada 170-180 atım hızına çıkar. Şok durumunda kalbi hızlandırmak için bu vagus inhibisyonu kaldırılır.
Dokulara oksijen sunumunun bozulması:
Doku perfüzyonu yeterli kan basıncı ile sağlanır
• Kan basıncı: Kardiak Output (kalp debisi) x Sistemik vasküler direnç
• Kardiak Output: Kalp hızı x atım volümü
• Atım volümü kontrolü;
Fibrozisle giden hipertrofik miyopatiler, etrafta tamponat olması, triküspit kapak bozuklukları atım hacmini azaltır. Ayrıca aort basıncının fazla olması da (afterload) atıma karşı direnç oluşturarak atım hacmini azaltır ve kalp debisi düşer. Aort basıncının uzun süreli yüksek olması kalbin bir süre sonra yorulmasına ve kalp yetmezliğine neden olur.
Kalbe kan dolmasında sıkıntı olması da atım hacmini ve dolayısıyla kalp debisini etkiler. Örneğin diküspit kapak tıkanmasında venöz kan kalbe girmekte zorlanır ve venöz göllenmeler oluşur. Bacaklarda ödem oluşur, Jugular Ven belirginleşir… Gelen kan hacmi az olduğundan atım hacmi de bozulur. Hipovolemi durumunda da aynı şekilde kalbe gelen kan miktarı azalacağından debi azalır.
Hipovalemi, intravasküler efektif volüm azalmasıdır. Total vücut volümünden bağımsız bir kavramdır. Kanda albümin düşmesi gibi sebeplerle ödem oluşması, kalp yetmezliği gibi durumlarda total volüm değişmez ama damar içi volüm azalır. Bu duruma psödohipovolemi adı verilir. Gerçek hipovolemide de kanama, ishal, terleme ile sıvı kaybı vardır. Hem damar içi hem de total volüm azalır.
Kalp yetmezliği olduğu durumlarda kalp kanı yeterince pompalayamadığı için kalan kan venöz göllenmeler oluşturur ve perifere ulaşan kan miktarı azalır (psödohipovolemi). Böbreğe gelen kan miktarı azaldığı durumlarda sensörler bunu algılayarak anjiyotensin sistemini aktive eder. Ayrıca sempatik aktivasyon yaparak kalbe, gelen kan miktarının azaldığına dair uyarı gönderir. Kalpte atriyal dilatasyon varsa kalp bunun venöz göllenme sonucu olduğunu anlar ve ANP’yi (atriyal natriüretik peptid) kontrol altında tutar. ANP reseptörlerinin sağ atriyuma yerleşme sebebi bu venöz göllenmeyi algılayabilmektir.
Hasta anestezi altındayken cerrahi kanama geçirirse(nörojenik şok) anestezik etkiden dolayı vücut vazokonstriksiyon cevabı veremez. Aynı şekilde alerji durumunda (anaflaktik şok) vücutta artan histamin vazodilatör etki gösterir ve damarlarda vazokonstriksiyon, histamin varlığında gerçekleşemez. Normalde hipovolemi durumunda vücut, ekstremitelerde vazokonstriksiyonu arttırarak sistemik vasküler direnci arttırır ve bu da şemada da görüldüğü üzere kan basıncını yükseltir. Fakat anaflaktik şokta, nörojenik şokta vazokonstriksiyon yapılamadığından el/ayak uçlarında soğuma görülmez.
1. Hipovolemik: İntravaskuler gerçek volüm azalması
2. Kardiyojenik: Kalp kaynaklı kardiyak output’u azaltan nedenler. Kalp krizi, kalp yetmezliğine sebep olan durumlar, kalp enfeksiyonları kardiyojenik şoka neden olabilir.
3. Dolaşımsal/dağılımsal: Aşırı periferal vazodilatasyon
4. Ekstrakardiyakobstruktif: Pulmonervasküler hastalıklar (pulmoner hipertansiyon, pulmoneremboli…) veya aort kuarktasyonu gibi kalp dışında tıkanıklıklar yaparak kardiyak outputu azaltan sebepler.
5. Kombine form: Aynı anda pek çok etmenin sebep olduğu şoklar. Eski kitaplarda sadece ilk 3 grup varken sonradan son iki tip de şok tiplerine dahil edilmiştir.
Vücudun herhangi bir şekilde şoka girmesi ile:
Herhangi bir nedenle organizmada gelişen büyük miktardaki kan kaybı, sistemik dolaşımdaki kan hacminin azalması, dokulara yetersiz kan gitmesine neden olarak şok tablosuna neden olabilir. DOLAŞAN KAN HACMİ AZALMIŞTIR.
Kanama ile oluşan hipovolemik şoklar. GIS, GUS kanamaları, travma, anevrizmalar, vaskulo-enterikfistuller, a-v fistulleri, operasyon sonrası, dializ, pıhtılaşma sorunları gibi pek çok durum hemoraljik şoka neden olabilir. Hematemez (üst sindirim kanalı kanamaları sonucu kan kusma), melena (mide, duedenum kanamaları sonucu koyu renk kanlı dışkılama), hematokezia (kolon, rektum, anüste kanama sonucu parlak kırmızı kanlı dışkılama), hemoptizi (akciğere kan dolması ile kanlı öksürük)ile seyredebilir.
Şok Fizyopatolojisi ile ilgili aşağıdaki videolar size yardımcı olacaktır.
Khan Academy Video’su
Koronavirüs Nedir? Coronavirüsler, soğuk algınlığı, şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve Orta Doğu solunum sendromu…
Distal kıvrımlı tübül (DCT) ve toplayıcı kanal (CD), böbrek nefronunun son iki bölümüdür. Birçok iyonun…
30Antidiüretik hormon (ADH), aynı zamanda vazopressin olarak da bilinen, vücudun su tutulmasını düzenleyen küçük bir…
Aksiyon potansiyeli (AP), bir nöronun elektrik sinyallerini ilettiği, hücrenin elektriksel zar potansiyelinin kısa sürede aniden…
Akut pankreatit, genellikle çok ani ve çok şiddetli üst karın ağrısına neden olan pankreasın iltihabıdır.…
Akut bronşit genellikle tekrar kendiliğinden geçer. Bu gerçekleşene kadar öksürük ve soğuk algınlığı semptomlarını bir…
Sitemizde çerez (cookie) kullanılmaktadır.