Bu yazımızda Solunum Sistemi ‘nin Anatomisi, Fizyolojisi ve Histolojisi ele alınacaktır.
Yazı Başlıkları
Solunum sistemi’ ni üst solunum yolları ve alt solunum yolları olarak iki bölümde inceleyeceğiz:
Üst solunum yolları: Burun, burun boşluğuna açılan paranazal sinuslar, pharynx
Alt solunum yolları: Larynx, trakea, bronş ağacı ve akciğerler
Solunan havayı filtre etmek (özellikle 10 mikrometreden büyük partiküller), ısıtmak ve nemlendirmekle görevli. Burundan trakeaya gidene kadar hava, vücut ısısına ulaşmış ve tam nemlendirilmiş oluyor.
Burun kanatları yoğun fibröz bağ dokusu yapısında. Burun ucunda burun köküne kadar kıkırdak, burun kökü kemik yapıda.
Burun boşluğu, ortada kıkırdak ve kemik dokudan oluşan nasal septumla sağ ve sol olarak ikiye ayrılır. Dıştan içe doğru vestibül ve nasal fossadan oluşur. Burun, burun delikleriyle dış ortamla, kohanayla farenksle bağlantılıdır.burnu huniye benzettiğimiz zaman huninin dar kısmı burun deliklerine, genişleyen kısmı kohanaya karşılık gelir.
Burun deliğinden sonra burun boşluğu 2 ana bölüme ayrılır:
Burun ucu ve kanatlarındaki deri çok katlı yaslı keratinleşen epiteldir. Deri burun deliğine girer ve burada vestibüle kadar ilerler. Vestibülde keratinleşme özelliğini kaybeder ve çok katlı yassı keratinleşmeyen epitele dönüşür.
Bu epitelin altında lamina propriya denen gevşek bağ dokusu bulunur. Bu dokunun içinde sebasöz yağ bezeleri bulunur. Ayrıca burun deliklerinin iç yüzeyinde havadaki partikülleri tutan vibrassae denen kısa kalın kıllar bulunur.
[Nasal fossa da 2 bölüme ayrılır: a) Solunum bölgesi (regio respiratoria), b) Koku duyu bölgesi (regio olfactoria)] Nasal fossaya ilerledikçe çok katlı keratinleşmeyen epitel, solunum epiteli olan yalancı çok katlı prizmatik kinosilyumlu epitele dönüşür.
Burun lateral kemik duvarında raf gibi 3 adet kemik çıkıntı bulunur. Bunlara konka adı verilir. Solunum epiteli içeren yüzey alanının artmasını ve hava akımında tirbülansı sağlarlar. Alt ve orta konka solunum epiteliyle döşelidir ve solunum bölgesi olarak adlandırılır. Üst konka olfactor epitelle (kendisi bir nöroepiteldir) döşelidir ve koku bölgesi olarak adlandırılır.
Burun boşluğunu kaplayan nasal mukozadan bahsedecek olursak, yalancı çok katlı prizmatik kinosilyumlu epitel ve onun altındaki lamina propriyadan oluşur. Solunum epiteli içerisinde bol miktarda goblet hücresi vardır, görevleri epitel yüzeyine mukus salgılamaktır.
Lamina propriyada serömüköz bezler bulunur. Bunlarda mukus salgılarlar. Salgılanan mukusu solunum epitelinin kinosilyumları, süpürme hareketiyle farenkse doğru iter. Ayrıca lamina propriyada lenfositler, mast hücreleri ve plazma hücreleri bulunur. İmmun sisteme ait olan bu hücreler alerjenlere ve enfeksiyöz ajanların daha derine inmesine karşı savaşır.
Lamina propriyada solunan havayı ısıtmakla görevli zengin yüzeyel venöz pleksus (kavernöz ya da erektil doku) bulunur. Venöz pleksuslardaki kan akımı ile hava akımı ters yönlüdür bu şekilde havanın ısıtılması sağlanır. Countercurrent akım olarak adlandırılır. Bu pleksuslar nazal enfeksiyonlarda tıkanabilir ve mukozada şişmeye ve hava kanalının daralmasına sebep olabilir. Mukoza, kemik dokunun periosteumu ile devam ediyor.
Nasal septumun ön alt kısmında Kiesselbach alanı denen damar ağının mukozadan fazla olduğu bir bölge bulunur. Damar ağının yoğun ve yüzeysel olması kanamaların sık olmasına sebep olur (Burun kanamalarına epistaksis denir).
Burada duyu epiteli nöröepitele dönüşüyor. Nasal kavitenin çatısında, üst konka ve nasal septumun üst kısmında bulunur. Yalancı çok katlı epitelle örtülüdür. Epitel, solunum epiteline göre yüksek boyludur ve sarı renklidir. 3 çeşit hücreden oluşur:
İnce, uzun bipolar nöronlardır. Her bir hücrenin apikal dendriti, epitel yüzeyinden yukarı uzanan topuz şeklinde olfactor yumru (olfactor vezikül) olarak sonlanır. Olfactor veziküllerden 10-20 adet hareketsiz (nonmotil) silyum epitel yüzeyine paralel uzanır ve koku alma için yüzey alanını artırır.
Silyumların başlangıç kısımları 9+2 mikrotübül yapısındadır. İlerledikçe etraftaki mikrotübül yapısı 9 çift mikrotübül yapısı değişerek 9 adet tek mikrotübül yapısı oluşur. Ortadaki 2 adet mikrotübül yapısı değişmez. Silyumların üzerinde koku moleküllerini bağlayan koku reseptörleri bulunur.
Çekirdeği bazal yerleşimli ve yuvarlaktır. Olfactor hücrenin bazal sitoplazması uzayarak bazal laminayı deler ve akson ucunu oluşturur. Bu aksonlar birleşerek fila olfactoriayı oluşturur. Aksonlar başta miyelinsizdir sonra schwann benzeri gliya hücreleri tarafından sarılır. Fila olfactorialar birleşerek olfactor siniri oluşturur.
Sinir lifleri burun boşluğunun tavanındaki ethmoid kemiğin lamina cribrosasını delerek bulbus olfactorius içinde 2. Koku nöronlarıyla sinaps yapar. Olfactor kortekste bu bilgiler değerlendirilir ve koku algılanır. Olfactor epitelde oluşacak geçici ya da kalıcı hasarlar koku duyusu kaybına (anosmi) neden olur.
Geçici hasara nezle örnek verilebilir. Olfactor hücrelerde yenilenme bazal hücrelerle sağlanır ve insanda yenilenen tek sinir hücresi olfactor hücresidir. Bu hücreler kullanılarak kök hücre çalışmaları yapılmakta.
Olfactor epitelin oturduğu bazal laminanın altındaki bağ dokusunun (lamina propriya) içinde olfactor sinir enine kesitleri, tübüler ve seröz salgı yapan bowman bezleri bulunur. Bowman bezleri koku bağlayıcı protein, lizozim ve IgA salgılar.
İlk aşamada solunan hava ile alınan koku molekülleri bowman bezlerinin salgısında bulunan koku bağlayıcı proteinlerle bir kompleks oluşturur. Bu oluşturulan kompleksin amacı koku moleküllerinin koku alma bölgesinde daha uzun kalmasını sağlamaktır. Sonra bu kompleks olfactor hücrelerinin silyalarında bulunan koku reseptörlerine bağlanır. Olfactor hücre sitoplazmasında G protein aracılı cAMP oluşumu gerçekleşir ve hücrede Na kanalları açılır. Na kanallarının açılmasıyla hücre içine Na girişi artar ve bir aksiyon potansiyeli oluşur. Oluşan aksiyon potansiyeli fila olfactoria-olfactor sinir-bulbus olfactorius-korteks yolunu izleyerek koku algılanmasını sağlar. Yetişkinler 10.000 ile 40.000 çeşit kokuyu ayırt edebilirler.
Kafa kemiklerinden frontal, ethmoidal, maxiller ve sfenoidal kemiklerin içerisinde bulunan içi hava dolu tek giriş çıkışı bulunan mağara gibi boşluklardır. Yalancı çok katlı prizmatik kinosilyumlu epitelle döşelidir.
Kinosilyumlar tek giriş çıkışlı bu yapıyı temizler ve lamina propriyada bulunan serömüköz bezin salgısıyla sinusların tıkanmasını önler. Buradaki lamina propriya tabakası incedir. Lamina propriyanın altında da içinde bulunduğu kemik dokunun periosteumu ile devamlılık gösterir. Burun boşluğuna açılırlar.
Ethmoidal sinüs ve sfenoidal sinüs üst konkanın altına, mxiller sinüs orta konkanın altına açılır. Maxiller sinüs orta konkaya göre daha aşağıdadır. Maxiller sinusun salgısı bir nedenle burun boşluğuna akıtılamadığı zaman salgıda kolaylıkla bakteri üreyebilir. Bu seconder enfeksiyona yol açıp sinüzite neden olabilir.
Solunum ve sindirim sistemi ortak iletim yoludur, hava ve gıda geçişini sağlar. Ayrıca sesin rezonansını sağlayan bir boşluk görevi görür. Kohanadan başlar ve larynxe kadar devam eder.
Anatomik olarak 3 bölümde incelenir:
Özellikle nazofarynxte solunum epiteli altında lamina propriya içinde serömüköz bezler ve lenfoid doku toplulukları var. Orofarynxte de lenfoid doku olan Waldeyer halkası bulunur. Bu halkayı oluşturan pharyngeal tonsil nasopharynxte; tubal tonsil, palatin tonsil ve lingual tonsil orofarynxte bulunur.
Farenks ve trakea arasında yer alan boru biçimli organdır. Boru biçimini koruyabilmesi için etrafında hiyalin ve elastik kıkırdaktan oluşan gırtlak kıkırdakları bulunur.
Büyük kıkırdaklar (tiroid, krikoid, aritenoid kıkırdakların çoğu) hiyalin kıkırdaktır. Küçük kıkırdak (epiglot, küniform, kornikular ve aritenoidin uçları) elastik kıkırdaktır.
Kıkırdaklar destek sağlamanın yanı sıra (hava yolunun açık tutulması) katı ve sıvı besinlerin yutulması sırasında bunların soluk borusuna (trakea) kaçmasını önleyen bir kapak görevi üstlenir. Ayrıca ses oluşumuna katkıda bulunurlar.
Gırtlağın kenarında yutağa uzanır. Hem dile hem de gırtlağa bakan yüzü vardır. dile bakan yüzün tamamı ve gırtlağa bakan tarafın tepe bölümü çok katlı yassı epitelle döşelidir. Laryngeal yüzde epiglotun tabanına doğru epitel yalancı çok katlı prizmatik kinosilyumlu epitele dönüşür.
Epitel altında karışık seröz ve müköz bezler bulunur. Hareketsizken genellikle dik durur (vertikal konum). Yutma sırasında yiyecek ve içeceklerin trakeaya girişi engellemek için larynx girişi kapatır ve geriye doğru katlanır (yatay konum).
Tiroid Kıkırdak: Adem elması olarak adlandırılan kıkırdak.
Krikoid Kıkırdak: Altta ses tellerini çevreler.
Aritenoid Kıkırdak: Arkada yerleşmiştir.
Abduktor, adduktor ve tensör işlev görüyor. Komşu kıkırdak plakları, tiroid ve krikoid kıkırdakları birbirine bağğlar. Recurrent laryngeal sinirle uyarılır.
Bu sinirin hasarlanması durumunda ses kısıklığı meydana gelir. Kasıldıklarında kıkırdakların hareketini sağlarlar ve ses tellerinin gerginliğini ayarlayarak es oluşumunu sağlarlar. Ayrıca ses tellerinin arasındaki glottis aralığının (rima glottis) açılıp kapanmasını kontrol ederler.
Çevre yapılardan köken alıp larynx kıkırdaklarına yapışan kaslardır. Yutkunma sırasında larynxi yukarı kaldırırlar.
Epiglotun altında mukoza, gırtlağın lümenine uzanan iki çift katlanma yapar. Üstteki yalancı ses tellerini (ventriküler katlanmlar) oluşturur. Bunlar solunum epiteli ile döşelidir ve epitelin altında lamina propriyada çok sayıda seröz bez bulunur. Alttaki çift katlanma ise gerçek ses telleridir. Vokal bağı oluşturan iri demetler halinde, birbirine paralel elastik lifler, çok katlı yassı epitelle döşeli vokal katlanmaların içinde yer alır.
Yalancı ses tellerini oluştururlar. Solunum epiteli ile döşelidir. Lamina propriyada çok sayıda serömüköz bez bulunur.
Gerçek ses telleridir. Beyaz renklidir. Damar içermez, avaskülerdir. Çok katlı yassı keratinleşmeyen epitelle döşeli vokal katlantıların içinde bulunurlar. Bağlara paralel olarak, katlanma ve bağlardaki gerilimi düzenleyen ve iskelet kası demetlerinden oluşan ses kasları (intrensek ve ekstrensek) yer alır. Hava, katlanmalar arasında sıkıştırıldığı zaman bu kaslar değişik frekanslarda ses oluşmasını sağlar.
Glottis dediğimiz ses tellerinin bulunduğu bölgede beyaz renkli gerçek ses tellerinin katlanmalarını görürüz. Beyaz renkli olmasının sebebi damar içermemesidir. Avasküler yapıdadır. Yüzeyleri çok katlı yassı keratinleşmeyen epitelle örtülüdür. Epitelin altındaki lamina propriyada da ses tellerinin hareket etmesini sağlayan vocal ligament ve vocal kaslar bulunur.
Glottisten sonra daha aşağıda subglottis bölgesi bulunur. Krikoid kıkırdağın altına kadar subglottis olarak adlandırılır.
Larynx solunum epiteli döşelidir ancak bazı bölümleri çok katlı yassı keratinleşmeyen epitelle döşelidir. Bunlar: epiglottisin üst yüzü, gerçek ses telleri.
Yalancı ses tellerinin altında serömüköz bezler bulunur ancak gerçek ses tellerinin altında bulunmaz. Onun yerine vocal ligament ve vocal kaslar mevcut.
Gerçek ses tellerinin altında lamina propriya, Reinke Aralığı olarak bilinir. Bazı durumlarda zarar görüp ödemlenebiliyor. Bu da sesin kalınlaşmasına sebep oluyor.
Soluk verirken gerçekleşir. Zorlu inspirasyonda ses tellerinin abduksiyonuyla rima glottis arasındaki mesafe açılır. Ses tellerinin abduksiyonunda ise rima glottis çizgi halini alır. Aradan geçen hava ses tellerinin vertikal ondülasyonuna ve tellerdeki serbest mukozal yüzeyin horizontal hareketine yol açar. Böylece ses oluşur. Vertikal ondülasyonun (mukozal dalgalanma) hızının artması sesin titizliğini artırır.
Bu yazıda:
solunum sistemi hastalıkları, solunum sistemi organları ve görevleri, solunum sistemi nedir, solunum sisteminin sağlığı, solunum sistemi maketi modeli deneyi, solunum sistemi anatomisi pdf solunum sistemi animasyon, solunum sistemi alveol, solunum sistemi slayt afiş aramalarına yanıt bulabilirsiniz.
Yorum yazarak sormak istediklerinizi sorabilirsiniz. En hızlı şekilde cevap vereceğiz.
Koronavirüs Nedir? Coronavirüsler, soğuk algınlığı, şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve Orta Doğu solunum sendromu…
Distal kıvrımlı tübül (DCT) ve toplayıcı kanal (CD), böbrek nefronunun son iki bölümüdür. Birçok iyonun…
30Antidiüretik hormon (ADH), aynı zamanda vazopressin olarak da bilinen, vücudun su tutulmasını düzenleyen küçük bir…
Aksiyon potansiyeli (AP), bir nöronun elektrik sinyallerini ilettiği, hücrenin elektriksel zar potansiyelinin kısa sürede aniden…
Akut pankreatit, genellikle çok ani ve çok şiddetli üst karın ağrısına neden olan pankreasın iltihabıdır.…
Akut bronşit genellikle tekrar kendiliğinden geçer. Bu gerçekleşene kadar öksürük ve soğuk algınlığı semptomlarını bir…
Sitemizde çerez (cookie) kullanılmaktadır.